facebooktwitterpinterest

Ulucanlar Cezaevi Müzesi adresi, iletişim bilgileri

Ulucanlar Cezaevi Müzesi
Adres: Şükriye, Ulucanlar Cd. No:63, 06030 Altındağ/Ankara, Türkiye
Telefon: (0312) 507 01 38


Çalışma Saatleri

Pazartesi: Kapalı
Salı: 10:00–17:00
Çarşamba: 10:00–17:00
Perşembe: 10:00–17:00
Cuma: 10:00–17:00
Cumartesi: 10:00–17:00
Pazar: 10:00–17:00


ilgili aramalar: Ulucanlar cezaevinde yaşananlar, Ulucanlar Cezaevi işkenceleri, ulucanlar cezaevi 5. koğuş, Ulucanlar Cezaevi Fotoğrafları, ulucanlar cezaevi'nde asılanlar, Ulucanlar Cezaevi neden kapatıldı, Ulucanlar Cezaevi Hikayesi, Ulucanlar cezaevinde yatanlar
Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nin yakınındaki benzeri yerler
Ulucanlar Cezaevi Müzesi Ulucanlar Cezaevi Müzesi 0 metre Fazla söze ne hacet melekler, karşınızda Nasrettin Hoca fıkraları    YEMEĞİN BUGUSU ...
Ulucanlar Cezaevi Müzesi Ulucanlar Cezaevi Müzesi 0 metre Fazla söze ne hacet melekler, karşınızda Nasrettin Hoca fıkraları    YEMEĞİN BUGUSU ...
Rahmi M. Koç Müzesi Ankara Rahmi M. Koç Müzesi Ankara 824 metre İçinde bir sürü gemi maketleri klasik türde arabalar gibi çalışmalarının yer aldığı b...
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Kültür Girişimi Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Kültür Gir... 865 metre Şehrin tarihi merkezine yeni bir ruh getirdi. Özel koleksiyona ait arkeolojik eserler...
Gökyay Vakfı Satranç Müzesi Gökyay Vakfı Satranç Müzesi 886 metre Bir çiftin yıllar süren emek ile topladıkları dünyanın farklı yerlerinden gelmiş muaz...
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Anadolu Medeniyetleri Müzesi 960 metre Eskiden Atpazarı denilen bölgede iki Osmanlı yapısı olan Mahmut Paşa Bedesteni ve Ku...
Ankara Resim Ve Heykel Müzesi Ankara Resim Ve Heykel Müzesi 2 km Ulus ve Sıhhıye arasındadır. Ama Sıhhıye den daha yakın ve bulmak daha kolay.nSıhhıye...
PTT Pul Müzesi PTT Pul Müzesi 2 km Çok az bilinen tematik bir müze. 10 numara 5 yıldız. Ulus'da bir vaha gibi. Hani gezi...
Etnoğrafya Müzesi Etnoğrafya Müzesi 2 km Etnoğrafya hakkında bir bilgisi olmayan bir birey için çok bir şey hitap etmez.
Vakıf Eserleri Müzesi Vakıf Eserleri Müzesi 2 km Bulunduğu mekanlarda korunması imkansız olan Anadolu Türk-İslam Medeniyetine ait eşsi...
Ziraat Bankası Müzesi Ziraat Bankası Müzesi 2 km Ankara'nın merkez konumunda bulunan osmanlı devletinin en eski bankasının merkez bina...
Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası) Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası) 2 km İnsanın tarihini görmesi kadar bilmesi hissetmesi de onemli heryerin tarih koktuğu sa...
Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi 2 km Cumhuriyet Müzesi'nde ülkemizdeki ilk üç cumhurbaşkanı dönemini yansıtan olaylar, fot...
Cumhuriyet Müzesi Cumhuriyet Müzesi 2 km TBMM'nin ilk binası 1960 yılına kadar kullanıldı.Müzeyi gezerken milli mücadelenin ba...
Telekomünikasyon Müzesi Telekomünikasyon Müzesi 2 km Sinema seyretyik. Görüntü ve ses sistemi güzel
Türk Hava Kurumu Müzesi Türk Hava Kurumu Müzesi 3 km Ankara Hava Kuvvetleri Müzesi, 1998 yılında ilk kadın Türk pilotu olan Sabiha Gökçen’...
Yorumlar
Fazla söze ne hacet melekler, karşınızda Nasrettin Hoca fıkraları    YEMEĞİN BUGUSU PARANIN SESi Hoca Akşehir'de Kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış, bir aşçıdır. Öbürü ise boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış: - Hocam demiş, bu adamdan davacıyım ben. Dükkanın önünde kuru fasülye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde bir somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasülye buğusunun ücretini istedim, vermedi. Hoca anlatılanları dikkatle dinledikten sonra fakire dönüp : - Doğru mu bunlar? diye sorar. - Evet, der fakir adam. - Öyleyse para keseni çıkar bakalım. Zavallı fakir, Kadı efendiye karşı gelemez. İçinde üç beş akçe bulunan kesesini hocaya uzatır. Hoca bu sefer aşçıyı çağırır yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlar. Sonra da : - Haydi der aldın işte alacağını! Aşçı: - Nasıl olur? diye şaşkınlığını belli eder. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap verir: - Fazla uzatma der, yemeğin buğusunu satan, paranın da sesini alır elbet!... DÜNYANIN DENGESi Hoca'nın, her sorunun altından kalktığını duyan bir adam: - Benim soruma bir cevap bulamaz diye öğünür. Günlerden bir gün yolda karşılaşırlar. Adam sorar : - Hocam der, söyler misin, sabah olupda insanlar evlerinden çıkınca ne diye hep aynı yöne gitmezler de kimi o yana, kimi bu yana gider? Hoca hemen cevabını verir sorunun: - Yahu efendi der, herkes aynı yöne gidecek olursa dünyanın dengesi bozulurdu!. KIYAMET KOPACAKSA Hoca'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu: - Hocam derler, duyduk ki yarın kıyamet ko pacakmış. Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim. Söyleyene inanmadığı halde: - Olur der hoca, dediğiniz olsun. Bir dere kenarında kızartır yeriz. Güle oynaya derenin kenarına gelirler. Kuzu kızartılırken Hoca : - Haydi der, ırmağa girip serinleyin biraz. Hava çok sıcak. - Hay sağ olasın Hoca derler. Sen hele kuzuyu kızartıver. Sonra soyunup ırmağa girerler neşeyle. Onlar yıkanıp eğlenirken hoca hepsinin elbisesini ateşe atıp bir güzel yakar. Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca : - Yahu hocam derler ne yaptın sen? Şimdi nasıl döneceğiz köye? - Bu kadar üzülmeyin canım der hoca gülerek. Nede olsa yarın kıyamet kopacak. Elbiseye ne gerek var.. PAPAZIN SAKALI Kendini beğenmiş bir papaz çıkar Hoca'nın karşısına. - Bütün dünyayı dolaştım, sorularıma cevap veren kimse çıkmadı. Bir de sana sorayım Hoca - "Söyler misin, kaç tane yıldız var gökyüzünde?" Hoca cevap verir : - Bir eşeğin kılları kadar... - Nasıl cevap bu der papaz, eşeğin kılları sayılır mı hiç? - Peki der hoca, gökteki yıldızların sayılabileceğini kim söylemiş? Papaz: -İkinci sorumu bil bakalım. Sakalımda kaç tane kıl vardır benim? Hoca yine cevap verir: - Eşeğin kuyruğunda kaç kıl varsa o kadar. - Nereden biliyorsun diyecek olur papaz. Hoca şöyle anlatır: - İnanmazsan otur şuraya. Sıra ile bir eşeğin kuyruğundan kıl koparalım bir senin sakalından. Eğer senin yüzün kabak gibi ortaya çıktığında eşeğin kuyruğunda hala kıl kalırsa senin haklı olduğuna inanırız. Papaz sus pus olup sıvışır hemen.. YALANCI ŞAHiTLE HOCA'NIN EŞEĞi Hoca şehrin kadısını ziyarete gitmiş. Eşeğini de mahkeme kapısının önüne bağlamış. Bu sırada yalancı şahitlik suçundan ceza alacak bir adam getirmişler. O devirde böylelerine verilen ceza, bir eşeğin sırtına ters oturtulup çarşı pazar dolaştırılmakmış. Kadı Efendi hocadan eşeğini vermesini rica etmiş. Yalancı şahidi Hoca'nın eşeğine bağlayıp götürmüşler. O gün akşama kadar eşeğini beklemek zorunda kalmış Hoca. Bir başka gün yine Kadı Efendiyi ziyarete gelmiş Hoca. Yine aynı adamı yalancı şahitlik suçundan getirmişler. Hoca dayanamamış: - Yahu demiş bana baksana sen. Ya yalancı şahitlikten vazgeç, ya da kendine
7 yıl önce (10-02-2018)
Özgürlüğünü kaybeden insanların, gökyüzünü görmeden yaşadığı, acılarını nemli duvarlara anlattığı ve bazen de son gördükleri ağacın darağacı olduğu tarih kokan bir mekan. Mutlaka görülmesi lazım. Burayı müzeye dönüştüren, ziyarete açan ve tüm emeği geçenlerin eline sağlık. Sakın bunlar zaten suçlular, bana ne yaşadıklarından demeyin. Bazen vatanınızın özgürlüğü için savaşırken, kendi özgürlüğünüzden olabilirsiniz. Tarihe neresinden baktığınız önemli. Gerçi tarihe baksanız bile yeterli. Görülmesini tavsiye ediyorum. Ankara'da Ulucanlar dolmuşlarının son durağında, ulaşım kolay.
7 yıl önce (05-04-2018)
İçim ürperdi. Tecritteki o seslerden tutun yattıkları yerlere kadar. Sanki geçmişte yaşanan olaylar ve yaşayan insanlar siz oradayken yanınızda.. O koku, o hissiyat çok farklı hissetmeniz lazım. Ama size tavsiyem avludayken gökyüzüne bakmanız işte o zaman anlıyorsunuz dört duvar arasında neler çektiklerini içinizde devamlı bir heyecan oluyor gelin görün anlatmakla o kadar olmuyor maalesef gelin okları takip edin ve o anı yaşayın
7 yıl önce (29-03-2018)
Türkiye tarihinde özellikle de 70-80 sürecinde siyasi olarak hangi oyunların oynandığını, suçsuz yere insanların canlarından nasıl edildiği. Bu yetmezmiş gibi birde vatan haini ilan edildiklerini biliyorsunuzdur. Bunları bilmenin yanı sıra birde görmek istiyorsanız buraya gitmelisiniz. Benden söylemesi giderken yanınıza su ve peçete almayı unutmayın. Çünkü lazım olacak. Özellikle de meşhur 3 kişinin asıldığı dar ağacını görmek içinizi dağlaya bilir.
7 yıl önce (02-04-2018)
Zamanın (80'ler) atmosferini yaşamak için bile gidilebilir. İçerdeki sorgu odalarındaki seslendirme insanın tuylerini diken diken etmekte. Solcu veya Sağcı kim olursa olsun bir insanın yaşamaması gereken ne varsa burada yaşanmış. Bülent Ecevit in kişisel eşyalarından tut da, Deniz Gezmiş'in asıldığı ip, Muhsin Yazıcıoğlu'nun kaldığı koğuş. Herkes bu ülke için birşeyler yapmaya çalışmış, kendi yollarıyla olsa da... Arka yola sapmayın giriş yok.
7 yıl önce (21-03-2018)
Bu İçeriğe Yorum Yap