facebooktwitterpinterest

Tomarza_Merkez_Çarşı_Cami Derneği adresi, iletişim bilgileri

Tomarza_Merkez_Çarşı_Cami Derneği

Hikayemiz

MERKEZ ÇARŞI CAMİSİ VE MÜFTÜLÜK BİNASI
Tomarza, Kayseri’nin yaklaşık 45 km. güneydoğusunda bulunan bir ilçe merkezidir. 1864 yılı Vilayet Kanunnamesi’nde Develi’ye bağlı bir nahiyedir. Tomarza ve çevresi 14-15. yüzyıllarda Kayseri’deki çeşitli vakıfların mülkü durumundadır. 1500 yılı tımar ve vergi kayıtlarından hareketle Tomarza’da 56 hane bulunurken, 117 gayrimüslim (çoğunluğu Ermeni), 65 Müslüman aile nüfusu görülmektedir. 1875 yılında tutulmuş bir kayıttan Tomarza’da 1860’ı Ermeni, 75’i Müslüman Türk olmak üzere 1935 kişinin yaşadığı ileri sürülür. Bir 19yüzyıl kaynağı olan Kâmûsu’l-A’lâm da “Sancak-ı Kayseriyye İncesu ve Develi isimleriyle 3 kaza ve Köstere ve Karahisar isimleriyle 2 nahiyeye taksim olup, 181 karyeyi havi olduğu” belirtilerek Köstere veya Tomarza’nın “Ankara Vilayeti’nin Kayseri sancağında Develi kazasına tabi 32 karyeden (köyden) oluşan bir nahiye” olduğu kaydedilmiştir.
Tomarza ve çevre köylere 1877-1878 Rus Harbi ve Birinci Dünya Savaşı sırasında (1916) Kars, Ardahan, Erzurum ve Ağrı’dan Müslüman Türk ailesi gelip yerleşmişlerdir. 1924 yıllarında Yunanistan ile imzalanan Nüfus Mübadelesi antlaşması ile Türkiye’ye gelen Türk ailelerin bir kısmı, Tomarza ve bazı köylerde iskân edilmiş, daha sonra 1936, 1940 ve 1950 yıllarında Bulgaristan’dan gelen göçmen Türk ailesi de Tomarza’ya yerleştirilmiştir. 1953 yılında çıkarılan bir yasayla Develi’den ayrılarak bugünkü sınırları içinde bir ilçe hâline getirilmiştir.
MERKEZ (ÇARŞI) CAMİSİ: Tomarza ilçe merkezinde bulunan cami, sultan II. Abdülhamit döneminin (1876-1908) sonlarında inşa edilmiş bir yapıdır. Kuzey-güney doğrultuda dik-dörtgen bir dış kütle görünüşüne sahip olan yapı, merkezi plânlı olarak inşa edilmiştir. Caminin inşasında yöresine özgü, bazaltı andıran siyaha yakın gri renkte ve açık pembe renk düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır.
Simetrik bir dış cephe tasarımına sahip olan caminin doğu, batı ve güney cepheleri, pencere alınlık kemeri hizasında kemerleri de çerçeveleyecek şekilde duvar yüzeyinden taşırılmış düz, dış ve iç bükey profilli üç sıra silme kuşağıyla hareketlendirilmiştir. Doğu ve batı cepheler biri üstte, diğerleri altta olmak üzere beş pencereyle boşaltılmıştır.
Güney cephede ikisi altta biri üstte olmak üzere üç pencere açıklığı görülürken, kuzey cephede taç kapının iki yanında altta ve üstte birer pencere yer alır. Diğerlerinden farklı olarak bu cephedeki üst pencereler yuvarlak biçimli aydınlatma açıklığı olarak düzenlenmişlerdir.
Doğu, batı ve güney cephelerdeki alt pencereler dikdörtgen biçimli güney cepheden genel görünüş olarak düzenlenmiş, duvar yüzeyinden hafifçe taşırılmış söve ve lentoya sahiptirler. Pembe renk taşla örülmüş yuvarlak bir kemerle çerçevelenen alınlık yüzeyi süslenmeden yalın bırakılmıştır. Kuzey cephedeki alt pencereler de aynı şekilde tasarlanmış olmakla birlikte diğerlerinden farklı olarak alınlık yüzeyleri düz ve ters iki C kıvrımının oluşturduğu dairesel madalyonu çerçeveleyen akan tüs yaprağı kabartmasıyla süslenmiştir
Camiyi bölgedeki diğer örneklerden farklı kılan unsur üst pencerelerdir. Biçim olarak alt pencerelerle aynı olan bu açıklıkların lento ve söveleri, yüzeyi düz ve dairesel profilli silmelerle hareketlendirilmiş pembe renk kesme taşla çerçevelenerek caminin genel duvar malzemesi olan siyah renk taşla uyumlu bir cephe kompozisyonu yaratılmıştır.
Bu çerçeve, ayrıca üstte aynı malzemeden alınlık kemeri, altta ise iç ve dış bükey olarak kıvrılmış kenger yapraklarının oluşturduğu bir yarım kartuşla kuşatılmıştır. Dıştaki pembe renkli taşla uyumlu olarak alınlık siyaha yakın gri renk taşla oluşturulmuştur. Alınlık, üstte stilize pal met ve urgan motifi kabartmalarıyla kuşatılmış, yüzey yüksek kabartma olarak işlenmiş akan tüs yapraklarıyla bezenmiştir. Üst pencerelere cephe yüzeyinde anıtsallık kazandıran en önemli öğe ise pencereleri yandan sınırlayan çifte sütunlardır. Duvar yüzeyin-den taşırılmış dikdörtgen prizmatik konsollara oturan yalın kaideli bu sütunlar kompozit başlıklarla tamamlanmış, başlıklar üzerine de birer tabla yerleştirilmiştir
Caminin güney, batı ve doğu cepheleri üçgen saçaklı olarak düzenlenmiştir.
Caminin kuzey cephesinde yer alan son cemaat mahalli, kaide ve başlıkları oldukça yalın düzenlenmiş dört sütun ve duvar payelerine atılmış yuvarlak kemerlerle üç gözlü olarak düzenlenmiştir. Son cemaat mahallinin üzeri kare kesitli ahşap kirişler üzerine düz ahşap tavanla örtülmüştür.
Caminin kuzey cephesi ikisi pencere olmak üzere beş açıklıkla boşaltılmıştır. Taç kapının dışında doğu köşedeki küçük ölçekli kapıyla harime, batı köşedekiyle de minareye geçilmektedir.
Cami harimine giriş kapısı, saçağa kadar yükselen ölçüleri ve bezemeleriyle taç kapıları hatırlatmaktadır. Kuzey cephe ortasına konumlandırılan kapı, yekpare söve ve lentodan oluşan dikdörtgen bir açıklık biçimindedir.
Kapı, yalın kaide ve başlıklara sahip birer sütuna atılmış yuvarlak kemerle çerçevelenmiştir. Siyah ve pembe renk taşlarla örülen kemerin çerçevelediği alınlıkta iki yana simetrik kıvrımlar oluşturan akan tüs yapraklarının meydana getirdiği oval bir madalyon içinde “Maşallah” yazısı dikkati çeker. Taç kapı köşeliğinin üzerinde, yüzeyi akan tüs yapraklarının oluşturduğu kıvrım dallı bezemeyle süslenmiş yatay bir pano, bunun üzerinde de üçgen alınlıklı bir tepelik yer almaktadır.

Pembe renk taşla oluşturulan üçgen alınlıklı tepeliğin çerçeveleri iç ve dış bükey profilli silmelerle hareketlendirilmiş, alt yan köşelerdeki plastırların yüzeyi on iki yapraklı rozet kabartmasıyla bezenmiştir. Üçgen alınlığın yüzeyi siyaha yakın gri renk taşla örülmüş, alınlık ortasında yine üçgen alınlıklı bir kitabelik oluşturulmuş, kitabelik dışındaki yüzeyler de yüzeye uygun kıvrımlar yapan akan tüs yaprağı kabartmalarıyla doldurulmuştur. Alınlık ortasına yerleştirilen kitabeliğin üçgen alınlık kısmında;
ةنس ٥٨ ۱۱ - يخيرات - فيرش يعيماج – نيسح - يجاح
“Sene 1158 Tarihi Hacı Hüseyin Camii Şerifi”
Alttaki dikdörtgen yüzeyde ise;
هديناث ناخ ديمحلادبع ترضح هاش - نداتسوا ظفاح خاحلا ندمارك سردم - ردشملباي هد - ۱٣٢٤ هليتريغ
“Şah Hazreti Abdülhamit Han Sânide, Müderrisi kiramdan el-Hac Hafız Üstadın Gayretiyle 1324’de yapılmıştır” ibareleri yazılıdır. Bu ibarelerden bugünkü caminin yerinde H.1158/M.1745 yılında Hacı Hüseyin adlı biri tarafından inşa ettirilmiş bir cami olduğunu ve bilmediğimiz bir tarihte yıkılan bu caminin II. Abdülhamit zamanında H.1324/M.1906 yılında Müderris Hacı Hafız’ın çabalarıyla yeniden yapıldığı öğrenilmektedir.
Taç kapı yanlardan duvara bitişik ikişer sütunla sınırlandırılmıştır. Sütunlar, dik-dörtgen prizmatik tablalar üzerine oturan kaidelere yerleştirilmiştir ve pembe renk taştan yekpare olarak yapılmışlardır.
Sütunların sade başlıkları üzerinde aşağı doğru bom belenip, volütlenen ve yüzeyi kenger yaprağı kabartmasıyla süslenmiş ikişer konsol yer almaktadır. Bu konsolların üzerin-deki tabla ve kaide üzerine de gövdeleri yivlenmiş ve kompozit başlıklara sahip ikişer küçük sütun yerleştirilmiştir.
Bu sütunlu, konsollu düzenleme anıtsal bir taç kapı kompozisyonunu pekiştirmiştir. Cami harimi, güney taraftaki kubbeli mekân ile buraya kuzeyden eklenmiş tonozlu mekândan oluşan merkezi plânlı bir düzenlemeye sahiptir.
Kubbe köşelerden içeri taşırılan ve duvara bitişik olarak ayaklara atılmış sivri kemerlerle taşınmaktadır. Kubbenin oturduğu onikigen kasnağa pandantifle geçilmiştir. Bej, kahverengi ve siyah renk kesme taşla örülen kubbenin kasnak cephelerine birer pencere açılmıştır. Kubbeyi taşıyan kemerlerin köşelerden içe taşırılmış ayaklara atılmasıyla kemerler ile duvar arasında kalan boşluğun da kemere benzer dar yüzeyli bir tonozla kapatılmış olduğu görülmektedir. Kuzeydeki bölüm, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşeden içeri taşırılmış ayaklara atılan ve aynı zamanda kubbeyi de taşıyan kemerle kubbeli bölümden ayrılmıştır.
Güneydeki kubbeli mekâna açılan sivri tonoz örtülü bölümün kuzey kısmında iki serbest sütun ve duvar payesine atılmış üç yuvarlak kemerle bir mahfil oluşturulmuştur. Mahfilin giriş ekseni üzerindeki kemerinin duvarı dışa doğru bombeli çıkıntı yapacak şekilde düzenlenip saçağı 10 küçük konsolla hareketlendirilmiştir. Kuzeydoğu ve kuzeybatı köşeler-deki kapılardan mahfile çıkılmaktadır. Kuzeydoğudaki kapı aynı zamanda son cemaat mahalline açılmaktadır. Harim mekânını örten kubbenin dıştan kademeli bir taş kaplamaya sahip olduğu gözlenmektedir.
Kubbe kasnağının dışında yer alan Latin harfli bir kitabeye göre kubbe 1965 ve 1968 yıllarında onarım görmüştür. Duvara açılan pencereler mazgal tarzda içe doğru genişlemektedir ve yuvarlak kemerli olarak yapılmışlardır. Caminin mihrap ve minberi özgün değildir.
MÜFTÜLÜK BİNASI
Tomarza Merkez Camisi’nin doğusunda bulunan ve müftülük binası olarak kullanılan yapı cami kadar dikkat çekici mimari özelliklere sahiptir. Güney-kuzey doğrultuda iki katlı olarak düzenlenmiş olan yapının doğu cephesinin ortasında bulunan ve cepheden dışa taşırılan bölümü yapının en dikkat çekici kısmıdır. Bu bölüm yapının doğu cephesini simetrik olarak ikiye böler. Yöre sakinlerinin anlattığına göre“Devir Odası” olarak düzenlenen bu anıtsal girişin güney ve kuzeyinde, alt katlarda doğu-batı doğrultuda dikdörtgen bir koridorun güney ve kuzeyine tasarlanmış dikdörtgen plânlı birer oda yer almaktadır. Yine yöre sakinlerinden derlediğimiz bilgilere göre, 1950’li yıllarda dönemin belediye başkanlarınca anıtsal girişin iki yanına eklenen bu bölümlerin üst katları günümüzde müftülük ve lojman binaları olarak kullanılmaktadır.
Müftülük binası ile sonradan yapılan eklemelerin dilatasyon izleri duvardan ve farklı bina yüksekliklerinden de anlaşılmaktadır.
Müftülük binasının doğu cephesini simetrik olarak ikiye bölen ve cepheden dışa taşkın olarak düzenlenen anıtsal girişin alt katı doğu tarafta bağımsız iki taş sütuna ve batıda duvar payelerine oturan kemerle oluşturulan kare çardak düzenli bir plân gösterir. Duvar payelerinin duvarla sıfırlandığı bölümlerinde bulunan plastırların yüzeyine rozet ve kartuş benzeri alçak kabartma bezemelerin işlendiği dikkati çeker.
Giriş bölümünün üzeri kaburgalı çapraz tonozla örtülü olup, kaburgaların birleşim noktası olan kilit taşının yüzeyi iki kademeli bir rozet kabartmasıyla bezenmiştir. Siyah ve pembe renk taşın dönüşümlü örülmesiyle oluşturulan kemerlerin üzerinde devam eden duvarlar üst katta dıştan dairesel içten çokgen mekânın alt yapısını oluşturacak şekilde dışa doğru bombeli olarak tasarlanmıştır. Alt kat saçağı cepheden taşırılmış düz yüzeyli silme ve konsol dizileriyle hareketlendirilmişken, doğu cephede sütun başlıkları üzerine yerleştirilmiş birer plastırla giriş cephesi çerçevelenmiştir.
Devir kelimesi, bir hak veya mükellefiyeti düşürme anlamında fıkıh terimi olan ıskat’tan kaynaklanır. Iskât-ı savm ve ıskât-ı salât olarak tanımlanan durumda, sağlığında çeşitli nedenlerle oruç ve namaz ibadetini yerine getirememiş olan kişinin varislerinin bu ibadetin karşılığı olarak fidye ödemesi anlatılmak istenir. Ölen kişinin yerine getiremediği ibadetin karşılığı olarak fakirlere ödenen nakdi bedel için düzenlenen törene de devir denir. Genellikle nakdi bedelin ödeneceği fakir kişiler bu tören esnasında halka oluşturacak şekilde otururlar.
Nakdi bedelin tamamının verilmesi yerine, belli bir miktarın hibe edilip tekrar hibe yoluyla geri alınarak toplam borç miktarına ulaşıncaya kadar işlemin devam etmesi de “devir” usulünün adıdır.
Bu dini ritüelin biçimselliği ile yapının plânı üzerinden kurulan benzetmeyle esere “Devir Odası” adı verilmiş olabilir. Kitabe veya kaynaklar bu isimlendirmeye katkı yapmamaktadır. Siyah ve pembe renk taşın dönüşümlü örülmesiyle oluşturulan kemerlerin üzerinde devam eden duvarlar üst katta dıştan dairesel içten çokgen mekânın alt yapısını oluşturacak şekilde dışa doğru bombeli olarak tasarlanmıştır.
Alt kat saçağı cepheden taşırılmış düz yüzeyli silme ve konsol dizileriyle hareketlendirilmişken, doğu cephede sütun başlıkları üzerine yerleştirilmiş birer plastırla giriş cephesi çerçevelenmiştir.
Dıştan dairesel bir düzenlemeye sahip olan üst kat siyah kesme taşla ahenkli olacak şekilde pembe renk taşla örülmüş söve ve atkı taşlı beş pencereyle boşaltılmıştır. Atkı taşları sepetkulpu kemer biçiminde tasarlanan pencerelerin yuvarlak kemerli alınlıkları da pembe taşla düzenlenmiş olup alınlık yüzeyleri iki yandan akan tüs yapraklı kıvrım dalların çerçevelediği oval madalyonlar, “Ya Fettah, Ya Muin, Maşallah, Ya Latif, Ya Rezzak” şeklinde Allah’ın sıfatlarının vurgulandığı yazılarla bezenmiştir.
Pencere aralarında duvar yüzeyinden taşırılmış akant yaprağı biçiminde volütlü başlıklara sahip dekoratif plastırlar yer almaktadır. Alınlıklardan sonra tüm cepheyi dolaşan ve duvar yüzeyini hareketlendiren püskül dizisi görülürken, saçakta da alt kattaki silmeli ve konsol dizili düzenleme tekrarlanmıştır.
Cami avlusuna giriş kapısı olarak inşa edildiğini düşündüğümüz yapının cami avlusuna geçit veren kapısı da oldukça anıtsal bir tasarıma sahiptir. Fazla derinliği olmayan giriş eyvanı olarak tasarlanan kapı iki yandan ikişer sütunla çerçevelenmiştir. Kaideleri yalın olarak düzenlenen duvara bitişik yekpare sütunların başlıkları köşelerde volütlenmiş kenger yaprakları ve pal met kabartmalarıyla süslenmiştir. Yuvarlak olarak tasarlanan alınlık kemeri yan yana sıralanmış pal met kabartmalarıyla bezenmiştir. Alınlık köşeliklerinde de düz ve ters C kıvrımları yapacak şekilde yerleştirilmiş akant yapraklı bitkisel bezeme dikkati çekmektedir.
Kapı alınlığı ile tonoz kemeri arasında kalan yüzey tepelik olarak düzenlenmiştir. Tepelikte, yüksek kabartma olarak simetrik şekilde işlenmiş akan tüslü kıvrım dalların çerçevelediği, köşeleri içbükey olarak tasarlanmış dikdörtgen kartuş içinde yapının kitabesi yer almaktadır.
Kitabe Metni: ترضح هاش - تمه هديمحلادبع - يراب بانج نوسريو - ظفاح يجاح رثا هدوب - يرساهاش - ۱٣٢٢ - هنس -
Okunuşu:“Şah hazret Abdülhamit’e himmet Versin, Cenabı Bari, Bu da eseri Hacı Hafız Şaheseri, Sene 1322”
Görüldüğü üzere kitabe herhangi bir yapı türüne ilişkin ifadeler içermemektedir. Yuvarlak kemerli kapıdan doğu-batı doğrultuda bir koridora geçilmektedir. Bu koridorun üzeri sivri kemerler üzerine atılmış ahşap kirişlerle örtülüdür. Koridorun batı cephesinde saçağa yakın bölgede duvara yerleştirilmiş ve kenger yapraklarıyla çerçevelenmiş oval madalyon içinde “Ya Malik el-Mülk” ibaresi okunmaktadır.
Günümüzde müftülük binası olarak kullanılan dairesel plânlı üst kata güney taraftaki alt kat mekânının içinden merdivenle ulaşılmaktadır. Dairesel plânlı mekânın önünde güney-kuzey doğrultuda dikdörtgen bir ön mekân bulunur. Mekânın üzeri baklava dilimi şeklinde düzenlenmiş göbeği çerçeveleyen levhalardan oluşmuş düz ahşap tavanla örtülmüştür. Bu mekânın kuzeydoğu köşesinde köşeleri rozet kabartmalı taş yaşmaklı bir niş yer alır. İşlevini tam bilemediğimiz bu niş günümüzde duvarla örülerek doldurulmuştur.
Dairesel plânlı mekâna batı duvarına açılan duvar yüzeyinden çok az taşırılmış düz silmeyle çerçeveli, atkı taşı sepetkulpu kemer biçiminde düzenlenmiş bir kapıdan girilmektedir. Bugün müftülük makam odası olarak kullanılan ve dıştan dairesel bir tasarım gösteren mekânın doğu batı doğrultuda dikdörtgen bir plâna sahip olduğu görülmektedir. Dikdörtgen mekânın doğu cephesi kısmen güney ve kuzey cephelerini de içerecek şekilde çokgen olarak tasarlanmıştır. Batı kısımda ise güney ve kuzey duvarlar düz yüzeyli olarak düzenlenmiştir. Düz yüzeyli duvarların önlerinde ahşaptan dolaplar yer almaktadır. Mekânın üzeri ahşapla örtülüdür. Ahşap örtü çokgen plânlı kısımda plâna uygun olarak 15 kenarlı bir göbekle sağlanmışken, batı tarafta düz ahşap tavandır. Sarkıt biçimli göbek merkezinin etrafı çakma 15 panoyla çerçevelenmiştir. Bu örtünün dıştan da külah biçiminde kapatılmış olduğu görülmektedir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Genel olarak Kayseri, özel olarak da II. Abdülhamit dönemi mimarlığıyla ilgili çalışmalarda sözü edilmeyen Tomarza Merkez Camisi, Fügen İlter tarafından herhangi bir kitabe veya belgeye dayanmadan 1892 yılına tarihlendirilir ve bölgedeki Hıristiyan yapılarıyla benzerliğinden dolayı yerel bir sanatçının eseri olarak değerlendirilir. Cami, Osmanlı mimarlığında İznik Yeşil Camisi’yle uygulanmaya başlanmış bir plânın 20. yüzyılda tekrarlanmış bir taşra örneğidir. Kubbeyle örtülü tek mekânlı harimin kuzeye doğru genişletilmesiyle elde edilen plân şemasına benzer örnekler, Merzifon Kara Mustafa Paşa Camisi, Yozgat Çapanoğlu Camisi, Laleli ve Ayazma Camileri dlürük gösterilebilir. Kayseri’de bu plân şeması ve üst örtü düzenine benzeyen II. Abdülhamit dönemi örnekleri olarak ise Talas Han Camisi ve Tavlusun Yukarı Mahalle Camisi gösterilebilir. Kayseri’de II. Abdülhamit döneminde yapılan Talas Han Camisi Zeynel Abidin Türbesi ve Hunat Hatun Camisi’nin iç avlusunda 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılan kubbede dış yüzeyin kademeli olarak taşla kaplanmış olduğu görülmektedir.

Fügen İlter’in 1970’lerde kütüphane olarak kullanıldığını belirttiği Müftülük Binası’nın benzerlerine yine bu bölgede rastlamak olasıdır. Müftülük Binası’nın neredeyse kopyası sayılacak bir benzeri, yapının yaklaşık 500-600 m. doğusunda bulunan ve günümüze sadece kalıntıları kalmış olan Surp Asvadzadzin (Meryem Ana) Manastırı’nın batı tarafına 19. yüzyılın ikinci yarısında eklenen misafirhanenin giriş cephesinde bulunmaktadır.
Bölgeyi 1906 ve 1909 yılında ziyaret eden Hans Rott ve Gertrude Bell’in kitaplarındaki fotoğraflarda görünen yapı incelendiğinde, bugünkü Merkez Camisi, sanki manastırın yerine inşa edilmiş gibi bir izlenim edinilmektedir. Ancak, manastır misafirhanesinin giriş cephesinin asimetrikliği, arkadaki manastır kubbeleri ve arazinin güneye doğru eğimle nişi ikisinin farklı yapılar olduğunu göstermektedir. Manastır misafirhanesinin giriş cephesinde bulunan ve günümüze ulaşamayan bu yapının ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmemektedir.
Manastırda son tamiratın Talaslı Gülbenkyan ailesinin bağışlarıyla 1870’de yapıldığı ileri sürülmektedir. Bu giriş düzenlemesi de muhtemelen 1870’deki bu onarım esnasında eklenmiş olabilir. Camiden Kayseri’deki II. Abdülhamit dönemi yapılarını ve kitabelerini konu alan iki çalışmada söz edilmemektedir.
Binası, giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre H.1322/M.1904 yılında yapılmıştır. Her iki yapının da aynı mimar tarafından tasarlanmış olması olasıdır. Ayrıca Müftülük Binası’nın, caminin batı veya kuzey cephelerine değil de, doğu cephesine inşa edilmiş olması da oldukça anlamlıdır.
Manastır misafirhanesinin girişindeki benzeriyle bakışık bir düzen yaratma, kıyaslanabilme arzusu bu tasarımda etkili olmuş olmalıdır.
Öte yandan çevrede Tomarza Müftülük Binası’nın dairesel üst kat tasarımına uygun düzenlemeli konutlardan biri olan Talas’taki bir köşkün de “Devir Köşkü” olarak adlandırılması ilginçtir, çünkü Müftülük Binası’nı da yöre sakinleri hala “Devir Odası” olarak tanımlamaktadır. Yine Tomarza’ya bağlı Kapıkaya (Persek) köyündeki konutlardan birinin de dairesel çıkıntılı sofa düzenlemesiyle bu geleneği devam ettirdiği söylenebilir.
Gerek caminin gerekse müftülük binasının kapı tasarımlarının benzerleri Talas Rum Kilisesi (1886) ve Kamber Köyü İptidai Tomarza Merkez Cami/Müftülük Binası ve Tomarza Surp Astvastzadzin Manastırı kalıntılarının imar planındaki konumu.
Bu iki yapı, tamamen süsleme amacıyla yerleştirilmiş sütun, plastır, konsol, üçgen alınlık gibi unsurlarıyla dönemin Batı kaynaklı mimarlık akımları olan neoklasisizm ve ampir üslûbunun yerel mimarlık gelenekleriyle harmanlanarak taşraya uzantısını gösteren önemli örneklerdir. İstanbul’dan Anadolu’ya yayılan bu üslûpların aktarıcıları şüphesiz İstanbul’u görmüş yerli yapı sanatçıları olmalıdır.

Adres:


Tomarza_Merkez_Çarşı_Cami Derneği'nin yakınındaki benzeri yerler
Tomarza Kaymakamlığı Tomarza Kaymakamlığı 309 metre Hizmet ilgi şahane bütün personele teşekkürler ve şehitlerimizin onur ettikleri için ...
Tomarza Ülkü Ocakları Tomarza Ülkü Ocakları 864 metre Ha Ana ocağı, ha Ülkü Ocağı.. TOMARZA ÜLKÜ OCAKLARI
Yorumlar
Hiçbir Değişime Uğramadan Yıllara Meydan Meydan Okuyor. .
Kilise değildi medreseydi sonra medrese yıkılmış cami yeniden inşa edilmiş kaynaklar böyle...
Tarihin yıllar üzerindeki etkileşim görseli.
Çok güzel huzur dolu bir manevi ortam.
Eski bir Ermeni kilisesi
Bu İçeriğe Yorum Yap