1998' de ODTÜ'ye girdiğimde böyle bir kantini yoktu binanın. Fakat, ana kapının karşısındaki amfiye giden koridorun dip kısmında seyyar bir kantin vardı. ÖSYM sınavlarında hemen okul bahçesine kurulmuş seyyar kantinler gibiydi ve bu binaya yakışmıyordu. Sonra binanın otoparkına bakan kısmında bulunan kapının olduğu yere bir kantin yapıldı ve şimdiki halini aldı. Çok güzel oldu. Murat abi ve yakınlarından oluşan bir aile işletmesidir. Kampüste "Beşeri Çayı" denildimi akan sular durur. Bu bildiğiniz siyah çaydır ancak çok iyi demlenir ve çayı hep tazedir. Beşeri kantininden yedi sekiz çay alıp kartonun üstünde o çayları arkadaşlarımın yanına çimlere çokça taşımışlığım vardır. Ne muhabbetler edildi o çaylar eşliğinde anlatsam roman olur. Zamanla oturma yerleri eklendi ve mönü zenginleşti. Bazlamadan köfteye tavuktan kısıra hatta öğle yemeğinde bina dışına gitmek istemeyen hocalar ve öğrenciler için tabldot usulü tencere yemeği bile çıkarılır. Bayat ya da özensiz herhangi bir ürün bulunmaz burada. Hüseyin isminde bir bazlama ürünü vardır. İsmini Murat'ın abisi Hüseyin abiden alır. Bazlamanın içine bolca beyaz peynir domates salam vs. koyulur. Ayrıca kekik nane de vardır ve minik jalopen turşusu koyulur. Ağzınız hem erimiş peynirin sıcağından hem de acıdan yanar. Üstüne de bir yudum çay aldınız mı gözünüzden yaş gelir. Benim gibi urfalı ve acı konusunda mazoşist eğilimleri olanlar için eşsiz bir lezzet deneyimi sunar. Müşterilerle ilişkiler çok sıcak ve arkadaşlık kıvamındadır. Masalarında her zaman ODTÜ'nün renkli simaları bulunur. Sohbet muhabbet kiloyla tartılır yani bol boldur. ODTÜ'nün önemli renklerinden ve değerlerinden biridir.
Güler yüzlü, canayakın insanların işlettiği mütevazı ama sıcak kantin.