YUŞÂ TEPESİ VE YUŞÂ ALEYHİSELÂM
Yuşa Tepesi Boğaziçi'nde sahile en yakın ve en yüksek tepedir. Yuşa camii ve yuşa (a.s.)'ın türbesi, bu tepenin zirvesinde karadeniz'i ve boğaz'ı aynı anda gören muhteşem bir konumdadır. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabed ve tapınaklarını inşa etmişlerdir.
Osmanlı döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelibizade Mehmet Sait Paşa (ö. 1761) tarafından 1755tarihinde bir mescid yaptırılmıştır.III. Osman'ın sadrazamlarından olan bu zat aynı zamanda, burada bulunan ve halk arasında Yuşa Peygambere izafe edilen mezarın etrafına kagir bir duvar çektirmiş, bir türbedar ile türbenin bakımını ifa etmek için görevliler tayin ettirmiş ve onlar için odalar yaptırmıştır.
Yuşa peygambere izafe edilen kabrin 17 metre uzunlukta olması, her zaman insanların zihnini meşgul eden sorulardan biri olmuştur. bu konuda 3 yorum yapılmaktadır.
1- O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve büyük bir mezar yapılmış olabilir.
2- Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için isabet eder düşüncesiyle uzun ve geniş tutulmuştur.
3-Yuşa hazretlerinin metrelerce uzunluğundaki mezarı, çok eski inançlarda, dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen "devler"in, başka bir inançla kaynaştırılması şeklinde de anlaşılabilir. Zira bu tepeninbir adı da "Dev Dağ"dır.
Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve insanların hep ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, ııı. Selim Han (1789-1808) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır.
Kağıt duvarlı, kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde (1863) aynı biçimde yenilenmiştir. Yuşa peygamber bir rivayete göre Musa peygamberle birlikte Mecmeul-Bahreyn'e (boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Başka bir rivayette ise tepe adını, Karadenizden ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla "Fenikeliler" tarafından "kurtarıcı" anlamına gelen YESU'dan almaktadır.
Yuşa peygamber, Yusuf (a.s.) neslinde olup, Hz. Musa'nın çağdaşıdır. Hz. Musa'nın genç Yuşa ile "iki denizin birleştiği yere" kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları burada Hızır (a.s.) ile buluşmaları Kur'an-ı Kerim'de Kehf Suresinin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada Hz. Musa'nın yanındaki "genç adamın" Hz. Yuşa olduğu şeklindeki inanış en çok Beşiktaş'ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Yahya Efendi'nin (1494-1570) manevi keşfi ile irtibatlandırılarak yaygınlaşmış ve şöhret bulmuştur.
Bazı tefsirlerde Yuşa (a.s.)'ın, Hz. Musa (a.s.)'ın vefatından sonra peygamber olarak gönderildiği, Hz. Musa'nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hristiyanların ve Yahudilerin ona Yeşu dedikleri nakledilir. Yeşu (Yuşa) Beni İsrail'e gönderilen 4 büyük peygamberden biridir.
BEYKOZ MÜFTÜLÜĞÜ