facebooktwitterpinterest

Gargaron - küçükkuyu adresi, iletişim bilgileri

Gargaron - küçükkuyu

Hakkında

EsKi KüÇüKKuYu

Hikayemiz

Evvel zaman içinde kalbur saman içindeyken bir masalcı varmış adı Homeros’muş İlyada ve Odeseus destanlarında İda dağlarından bahsedermiş. O zamanlar Tanrıların Tanrısı olan Yüce Zeus bu dağları çok severarada bir yanına Herayı da alarak sabah kahvaltılarını burada yaparmış ve”Ege’nin mavisi ile İda’ nın yeşili arasında öyle bir yer vardır ki; oradakeskin kekik kokuları içinde lezzetli zeytin çeşitleri ile yaptığım kahvaltınıntadını hiçbir yerde bulamadım” dermiş.
İşte orası GARGARON dur. Küçükkuyu’nun Antik adı, Zeus Troyasavaşlarını da buradan yönetmiş.Gel zaman git zaman buraları bir çok medeniyete kucak açmış.
Osmanlı döneminde genellikle buralar Rumların ve yerli cemaatin bir arada barış içinde yaşadığı bir yermiş, ne var ki birinciDünya savaşı tüm Anadolu’da olduğu gibi buralara da felaketler getirmiş,cemaatler arasında önceleri soğukluk daha sonraları da çatışmalar başlamış. Ülkedeki otorite boşluğu hem Türk hem de Rum eşkiyaya yaramış. Savaş sonunda da her iki cemaat yaşadıkları toprakları terk etmeye mahkûm edilmiş.
Şimdi gelin sizleri bu çok renkli mozaik içinde kısa bir zaman yolculuğuna çıkaralım. Bu gün hala yaşayan birinci ve ikinci kuşak tanıklarından dinlediğimiz bir zamanların Küçükkuyusu’na gidelim. Bahar ayındayız Küçükkuyu’da bütün ağaçlar çiçeğe kalkmış sabahın tatlı serinliğine karışan mayıs güllerinin rahiyasında önce (Büyük Çetmi) Yeşilyurt’a çıkalım.
Oğuzların 24 boyundan biri olan Çepnilerden iki kardeş buraya yerleşiyor. Büyükkardeş Büyük Çetmiyi, küçük olanda diğer tepede bulunan bügünkü adı da Küçük Çetmi olan köyü kuruyor.1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşmasında sonraburaları devlet politikalarıyla Rumların yerleşimine açılıyor ve 10 yıl sonrada Müslüman yerleşimi başlıyor. 1783 de burada bir vakıf kuruluyor, El-Hac İbrahim Ağa Vakfı, bu vakfın amacı sahip olduğu zeytinliklerden gelen gelirle Ramazan aylarında fakir fukaraları doyurmak düşkünlere yardım etmek ve de en önemlisi de köyü imar etmek. Seneler içinde Vakıf buradaki İlkokulun kurulmasına da ön ayak oluyor o dönem Osmanlı dini esasa dayalı bir öğrenim yapıyor 1923 e kadar “Padişahım çok yaşa” deniyor burada. Çevredeki diğer okullar üç sınıflı, ilk defa beş sınıflı eğitim bu bölgede burada başlıyor. Çevrede daha okumak isteyenler buradaki okula devam ediyor. Cumhuriyetin ilanından sonra da 1940 yıllara kadar burada öğretime devam edilmiş.
1915 yıllarında bu köyde üç tane Rum Meyhanesi varmış ve Rum kızlar garsonluk yaparmış , Kirşe mahallesinde kiliseleri var., ,1905 de yapılan camii Midilliden gelen Rum ustaların eseri.
İlişkiler çok sıcakmış arkadaşlıklar ve dostluklarlakaynaşmış insanlar. Eskilerin anlattığı hikayeler dilden dile elden ele bugüne gelmiş. ” Köyün imamı ile papaz çok iyi arkadaş bir gece papaz efendinin diş ağrısı onu uyutmaz, gecenin bir yarısı imamın kapısına dayanır. Papazı karşısında gören imam çok şaşırır. ”Hayırdır Papaz Efendi. Gece yarısı ne oldu?” “ Sorma imam efendi dişimin ağrısı beni uyutmadı “ “ İyi de ben ne yapabilirim ki “ “ Senin her derde deva muskalarından birini istiyorum yanağıma koyacağım” İşte böylesine inançların bile kaynaştığı bir yaşam vardır buralarda. Düğünlerde sünnetlerde keşkek pişen kazanlarda kaynayan sevgi ! Sonrası acıklı savaşın vahşi çığlıkları duyulmaya başladığında bu insanlar karşı karşıya bırakılıyor kana bulanan dostlukların acıları sonraki kuşaklarda bile dinmiyor.
Savaşlı yıllarda Rumlar karakol kurmuşlar bazı noktalara bu gün 105 yaşında olan hacı annenin (Şadiye Girgin 1901 Nusratlı) beş torunu ve on torun çocuğu var. Maviş gözleriyle görmüyor artık ama hissediyor, sıcacık küçük elleriyle tuttuğu elimden bunu anlıyorum, artık bacakları onu taşımıyor ama anlatıyor “Babam Çanakkale savaşında Şehit oldu anam Fatma kadın son kardeşime hamileydi o zamanlar, bizim köyde yaşayan Rumlar yoktu. Tamış köyünde Yunanlı Karakol kurmuş, hep vuruşmalar olurdu bilirdik, duyardık. 1923 de Yeşilyurt köyüne gelin gittim ben Rum komşularımız vardı, kocam Yusuf Girgin fırın çalıştırırdı, berberdi diş bile çekerdi, kahvemiz de vardı çırak, Rum bir delikanlıydı (Nikola) sonra gittiler.”
Kızı devam ediyor( Havva Girgin 1928) “ Annemin bahsettiği Nikola 1964 de köye gelip bizi buldular onları misafir ettik.
Nikola anlatmıştı “Babam Yusuf köyde Rumlar tarafından çok sevilirmiş, bir gece Rum çeteciler köyü bastığında ev ev onu arayıp bulmuşlar, sadece ondan ekmek istemişler ve hiç zarar vermemişler.” Havva Giriginin gözleri dolu,h Muharrem ayındayız ikram edilen aşurenin tadı damağımızda, geçmişin hatıraları hafızamızda veda ediyor Adatepe’ye doğru yola çıkıyoruz.
Savaşın başlarında Midilli de yaşayan Türklerin üstünde baskı çok artıyor, hem çoğunluktalar hem de çoğu varlıklı aileler. Bir gurup aile bu baskıya dayanamayıp buralara gelip yerleşiyor. Güleliler (1913) Sözenler – Sakallılar (Kapya1917) Adatepe’ye yerleşiyor. Rumların ağırlıklı olarak yaşadığı bir yer Adatepe, ayrıca Osmanlı döneminde iskan edilmiş Türkmen aileler ve Yörükler var. Türkmenler Ziraatla, Yörükler hayvancılıkla geçiniyor, ayrıca kökleri Mısırda olan bir büyük aile var ; Zahit ve Behçet beyler yani Sözenler. Büyük baba Mehmet Sözen Mısırdan Müderris(Öğretmen) olarak Çanakkale’deki medreseye geliyor. Daha sonralarda Adatepe’ye yerleşiyor. Bugün Hünnap han olan bina onlara ait ve orada o dönem hat dersleri veriyor (18 yy). Rumlara ait iki zeytinyağı fabrikası var üçüncü fabrikayı Sözenler açıyor (1852).Daha sonra bu fabrika Küçükkuyu’ya taşınıyor (1936).
1916 yıllarında dönemin Hükümeti İttihat ve Terakkiciler bu bölgeden yaklaşık 400’e yakın Rum aileyi buradan başka yerlere iskan ediyor,1918 Mondros’tan sonra bu ailelerin bir kısmı geri geliyor ve 1922Mübadeleden önce buralarda hiç Rum aile kalmıyor.
Adatepe camiinin yaklaşık 400 senelik bir mazisi var. Caminin Yan tarafında şimdi yıkılmış olan bir Medrese varmış ve 1935 ’ li yıllara kadar üç sınıflı olarak burada eğitim yapılmış. 1940 yıllarda bu gün hala aynı adla anılan bir kültür merkezi olan Taş Mektep imece yoluyla yapılıyor, uzun yıllar ilkokul olarak eğitim veriyor.

Adres: 17980 Küçükkuyu, Canakkale, Turkey


Gargaron - küçükkuyu'nun yakınındaki benzeri yerler
Hobi evi el sanatları Atölyesi Hobi evi el sanatları Atölyesi 1 km Yeni ve ilginç fikirlerle ürünler yaratmak ve geniş kitlelere öğreterek bayanlarımıza...
Yorumlar
Güler yüzlü sahipleri,lezzetli yemekleri ile rastgele ugradigimiz bu mekandan çok hoşlandık. Yolu düşen herkes yemek için burayı tercih etmeli diyoruz.. Yiyecek: 5/5
Lezzetiyle parmaklarınızı yedirten güleryüzlü ekibiyle içinizi ısıtan bi yer kesinlikle tavsiye ederim
Tam anlamıyla leziz yemekleri var. Tatlı olarak tramisularına bayılıyorum çok iyi insanlarYiyecek: 5/5
Gerçekten mükkemel çabası ve sulu yemekleri var
Bu İçeriğe Yorum Yap