facebooktwitterpinterest

Erol Taş Kahvesi adresi, iletişim bilgileri

Erol Taş Kahvesi
Adres: Ahırkapı No:18 Cankurtaran 34200 İstanbul
Telefon: (0212) 518 1334



ilgili aramalar: erol taş çay evi, erol taş mezarı nerede, erol taş kahvesi nerede, erol taş nereli, erol taş kahvesi videoları, erol taş'ın çoçukları, erol taş abdullah çatlı, erol taş kardeşi
Erol Taş Kahvesi'nin yakınındaki benzeri yerler
Defne Bar -  Restaurant Defne Bar - Restaurant 223 metre Kadıköy'de gidilebilecek en iyi mekanlardan birisi. Nezih, güler yüzlü personel, bira...
Mitani Mitani 244 metre Çok hoş,güzel bir mekan kokteyl vb tarz içecekler çok hoşuma gitti ayrıca eşiniz, sev...
Rumist Rumist 260 metre Geleneksel yemekleri özleyenler için harika bir mekan. İstanbula ilk kez geldiyseniz ...
Palatium Cafe & Restaurant Palatium Cafe & Restaurant 279 metre Konum olarak iyi yemekler ve bahçesi güzel . Çalişanlar cana yakin ve samimi bir yerY...
Med Cezir Restaurant Med Cezir Restaurant 356 metre Med Cezir Hotel is a family-run hotel with newly decorated and designed rooms to make...
L'era Fresca L'era Fresca 424 metre Biz dondurmaları için tercih ediyoruz ama tatlıları da cok güzel, kullandiklari malze...
Corner Cafe Corner Cafe 436 metre
Şerbethane Cafe & Restoran Şerbethane Cafe & Restoran 443 metre Buraya hiç gitmedim. Fakat yorumlara baktığımda müşteri yorumlarina cevap veren kişin...
Sultan Köşesi Sultan Köşesi 449 metre Lezzet, mekan, sunum kısaca herşey çok güzel. Çalışanların ilgi alakası kendinizi öze...
Dervish Cafe Dervish Cafe 469 metre
Sultan Cafe & Restaurant Sultan Cafe & Restaurant 521 metre Evet Burası merkezi bir yer ve müşterileri de ağırlıklı olarak yabancı turistletde...
Sultan Pub Sultan Pub 576 metre Mekyan efsane herkese tavsiye ederim Ntc şarz uygulaması da var iyi günlerde kullanın...
Cafe Han Cafe Han 581 metre
Yeni Marmara Yeni Marmara 590 metre
Yorumlar
cankurtaran sahile yakın araba ile rahat gelinir noktada sağ üst köşede park alanları var. fiyatlar uygun mekan son derece sıcak ve rahat. aile ile birlikte kadınlı erkekli oturuyor herkes son derece güzel özellikle sahlep harika
Berbat vasat bir yer. Hele o tuvaletler aman Allahım. Yazıklar olsun.
Mekan şu anda kapalı, fotoğraf çekemedim ama camdan gördüğüm kadarıyla tertemiz bakımlı, büyük oyuncu Erol Taş'ın yeğeni olduğunu söyleyen biri ile sohpet ettik. Anlattığına göre mekanın kapalı olmasının sebebi bir takım bürokratik sorunlarmış, mahkemelik olmuşlar, kazandıkları takdirde hizmet vermeye devam edeceklermiş. İçini gezemeden döndüm. Ulaşımı gayet kolay, sahilden Cankurtaran geldiğinizde, eski demiryolu alt geçidinden geçtiğiniz zaman meydana çıkıyorsunuz, hemen solda arada kalmış nezih mekan.
Bozulmamış dokusu. Çayı eski kahvehane çayı gibi taptaze ve kıpkırmızı. Kahvesi de çok iyi
Duvarlarinda eski sinema duayenlerinin fotograflarinin oldugu guzel mekan. Caylari fena degil
Geçmişe gidip geliyorum kıvamında bi mekan,duvarlarda ki artis resim sahiplerinin bir çoğu artık yoklar, yıllarca ailemizin bir üyesiymiş gibi onları evimize misafir ettik... İzini sürmemiz gereken soru şu: Okullar öğrencilere ne vermeli, Nasıl bir eğitim anlayışı geliştirmeli, Nasıl bir bakış açısı ve metod öğretmeli? Öğrencilere kabaca kendi iyi-güzel-doğru fikrimizi aktarmamız lazım. İyi nedir, güzel nedir, doğru nedir? Bunların öğretilmesi lazım. Bunun için de, ilim, irfan, hikmet sütunları üzerinde yükselecek bir eğitim sisteminin kurulması şarttır, elzemdir. Buna mâzimizden çarpıcı bir misal vereyim. Eğitimde egoizmin yanlışlığını, menfeat uygulamasının sakıncalı olduğunu savunan bir alim, gelişmeyi kendince protesto etmek istediğinde sorarlar: ‘Nereye gidiyorsun?’ Cevabı: ‘İlmin cenazesini kılmaya!’ olur. ‘Niçin, ilme ne olmuş ki?’ deyince şu cevabı alırlar: ‘Şimdiye kadar bilginin ardına, sırf hakikat aşkına onun değerini bilenler düşerdi. İlmi elde edenler arasından kimi istismarcılar hep var olmuşsa da, bu hiçbir zaman çoğunluğu oluşturmadı. Fakat bundan böyle bilginin peşine düşenler artık para, makam ve mevki aşkıyla düşecekler. Onu, bütün bunları elde etmek için bir araç olarak kullanacaklar.’ Bu, bizim medeniyetimizde bilginin ahlakla olan doğrudan ilgisini gösteriyor. Onlara göre aklın görevi nasıl olursa olsun ‘bilgi üretmek’, bize göre ise aklın görevi ‘iyi ve kötüyü bilip sahibini iyiye yöneltmek’tir. Onun için de biz önce ‘Ahlâkî mi?’ sorusunu sorarız. Peygamberimizin ‘Faydasız bilgiden Sana sığınırım!’ duasının temelindeki kaygı da işte bu ahlaki kaygıdır. Öğrenci hocasını, hoca öğrencisini seçerdi. Her öğrencinin kabiliyet ve kapasitesinin göz önüne alındığı bir model geçerliydi. Hiçbir şey katı, statik, otoriter ve total değildi. İmam Ebu Hanife’ye en çok itirazın en seçkin öğrencilerinden gelmiş olması, bu halkalarda ilim özgürlüğüne ne kadar önem verildiğinin en güzel ispatıdır. Eğitim meselesi, bir medeniyet meselesidir. Bizim medeniyetimizden beslenenler, statülerini devlete, makama, titre, medyaya değil; ahlak ile bilgi arasında kurdukları kopmaz ilişki sayesinde kazandıkları ‘sivil’ teveccühe borçlulardı. Bu sebeple de, ilme intisap edeceklerde ilk aradıkları vasıf ‘karakter’ olurdu. Bu konuda, ilginç bir hikaye anlatılır: İmam Azam Ebu Hanife, bir dersi müteakip ders halkasındaki öğrencilerini ihtiyaç olmadığı halde evinin inşasına yardımcı olmaları için götürür. Kendisi ise geriye çekilip onların davranışlarını izler. Öğrencisinin biri, kendisinden taşın altına koymak üzere küçük bir çakıl taşı isteyen ustaya, üşendiği için yere eğilmeyerek komşunun duvarındaki eğreti bir çakılı çeker ve uzatır. Buna şahit olan İmam, öğrencisine ertesi gün babasıyla birlikte gelmesini söyler. Çocuğun babasına İmam’ın söyledikleri manidardır: ‘Bu çocuğu al; ister marangoz et ister demirci, ister ayakkabıcı et ister terzi; fakat ilim adamı etme! Yoksa ilmin onurunu ayaklar altına düşürebilir!’ Eskilerin bugüne mesajı bu! Mesele eğitimin medeniyetle beraber düşünme meselesi! Medeniyetimizin duygu, düşünce, ruh ve hayal dünyasının yok sayıldığı ruhsuz, köksüz ve ufuksuz bu sömürgeci eğitim sisteminin kaldırılması, yerine kendi medeniyetimizin yerleştirilmesi gerekiyor. Bunu yapmazsak/yapamazsak geleceğimizi kurtaramayız. Aksine geleceğimizi kendi ellerimizle karartmaktan başka bir iş yapmış olmayız. Köksüz ve ruhsuz, ezberci ve ufuksuz bu sömürgeci batı eğitim sistemi, bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde, sil baştan yeniden yapılandırılamazsa bir nesil sonra yok oluruz! Sırf benim fikrim değil; dertli entelektüellerin, eğitimcilerin ortak düşüncesi bu! Müslümanca duyuş, düşünüş ve varoluş biçimini, ancak İslâmî bir eğitim modeli geliştirebildiğimiz takdirde yeşertebiliriz yeniden. Biz batı’daki üniversitelerin taşımacılığını yapıyoruz, parlak zihinleri batılıların kölesi haline getiriyoruz. Eğitim sistemimiz, II. Mahmut’tan bu yana hep ‘devrim’ üstüne devrim geçirir. Fakat üzerinden takriben 200 yıl geçtiği halde hâlâ bir türlü oturmaz. Bırakınız oturmasını, gün geçtikçe daha da berbat hal alır.
Kafe çok bakımsız ve pis idi. Hayal kırıklığına uğradık diyebilirim. O bölgeleri gezmeye geldiyseniz soluklanmak veya yemek yemek için Fatih Belediyesi'nin Sosyal tesislerine gidebilirsiniz.
Ne yazıkki kapatılmış terk edilmiş durumda gençliğimde rahmetli orayı işletirken gelmek görmek nasip olmadı şimdi fırsat buldum geldim bu durumuna çok üzüldüm
Heyecanla gidip ve heyecanımi kursagimda bırakan servis elemanlarıyla karşılaşmak oldukça içime işledi. Arkadaşıma mahçup oldum bir de. Neden o kadar soğuk karşılandık bilemiyoruz.
Park yeri yok park yeri aşağıda belediye kafesi önündeki alanda var oradan 200 metre yukarı yürümek gerek yada şansınız varsa yan ve üst sokaklarda yer bulabilirsiniz ama yer nostaljik
Bu İçeriğe Yorum Yap