Alaçatı Şube adres Alaçatı mah.14056 sok.No:8.
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE EĞİTİMİN ÖNEMİ
Beş yaşındaki bir çocukla benim aramdaki uzaklık bir adımdır, fakat yeni doğmuş bebekle beş yaşındaki
çocuk arasındaki uzaklık korkunçtur. Tolstoy
İnsandaki potansiyelin en üst sınırına kadar geliştirilebilmesi, ancak ona çok erken dönemlerde sağlanacak
imkanlarla mümkün olabilir. Bu dönemle yaşamın ilk yıllarındaki eğitimin, çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ve
sosyal çevrenin, onun gelişmesinde çok önemli rolü vardır. Kısacası bu dönem, insan yaşamının temelini oluşturur.
Her çocuğun karakteri altı-yedi yaşına kadar oluşur. Bu yaş her şeyin başlangıcı değil, yaklaşık olarak kişilik
oluşumunun tamamlandığı yaştır. Yedi yaşından sonra yapılacak çok şey olsa da çocuğun karakter iskeleti ilk yedi
yıl içerisinde kurulur. Daha sonra yapılanlar bu iskeleti ete büründürülmesi ve süslenmesidir.
Bu nedenle sağlıklı, mutlu, yaratıcı insanlar yetiştirebilmek için bu dönemi tanımak her anne babanın görevidir.
ANAOKULUNA GİTMEK ÇOCUĞA NELER KAZANDIRIR?
0–6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren anaokulunu, annenin yokluğunu giderecek bir kurum olarak değil de,
annenin tek başına çocuğun üzerindeki rolüne katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum olarak
değerlendirmek gerekir.
Çocuklar, bir fikir, bir davranış, bir ürün ortaya çıkardıklarında kendilerini önemli hissederler. Çocukların bir işe
yaradıklarını görmeye gereksinimleri vardır. Onlara sorumluluklar vererek yeterliliklerini görmelerine böylece
kendilerine güven duymalarına olanak verilmelidir. Froebel’ in deyişiyle: “anaokulunun amacı, öğrenmeye ilgi
uyandırmaktır.”
Anaokulu, çocuğa bilgi aktarmaktan çok, çocuğun içinde var olan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olur.
Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Anaokulu çocuğa, kendi
hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğretir.
Anaokulu aynı zamanda kuralları etkili biçimde öğretebilen bir kurumdur. Çocuk yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte
yaşamayı, yemek yemeyi, uyumayı ve oynamayı öğrenir. Böylece başkalarının özgürlüğünden haberdar olur. “Ben”
ve “başkası” kavramalarının bilincine vararak yardımlaşma ve işbirliği duygusunu geliştirir.
Okul öncesi eğitiminin amaçlarından biri de, çocuğun anaokulunda kendi kişiliğine karşı olumlu bir tutum
geliştirmesidir. Çocuğu okul öncesi eğitimi sırasında yaşantıları mutlu ve anlamlı olursa, ilkokula kendine yönelik
olumlu duygularla başlaması ve başarı olasılığı artacaktır.
Bedensel, sosyal, zihinsel, duygusal gelişimlerini sağlamada okul öncesi eğitim kurumlarının önemli katkısı, özellikle
çocuk, ilköğretime başladığında kendisini göstermektedir. Araştırmalar, okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim
gören çocukların bu eğitimi görmeyenlere kıyasla ilkokulda daha uyumlu ve girişken, sosyal etkinliklerde daha
başarılı olduklarını ortaya koymaktadır.
OKULA UYUM SÜRECİ
Anaokuluna başlama, çocuğun toplumsallaşma sürecinde çok önemli bir basamaktır. Okul öncesi eğitim, bir
anlamda çocuğun aile dışına attığı ilk adım olarak düşünülmelidir. Çocuk, anaokuluna başladığı zaman tüm
kurallarını bildiği aile ortamından, henüz hiçbir kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama
girmektedir. Bu yeni durumun çocuklarda uyum sorunu yaratması normaldir.
Anaokuluna yeni başlayan çocukta, başlangıçta belirsizlik ve ayrılık kaygısı yaşanabilir. Çoğunlukla koruyucu ve
aşırı hoşgörülü aile ortamından gelen çocuklarda bu kaygılar daha yoğun yaşanır. Ancak çocuk ortama alıştıktan ve
öğretmenlerini tanıdıktan sonra kaygılar ortadan kalkar.
Bu süreç içinde aileler de birçok kaygı yaşamaktadır. Ailenin yaşadığı kaygının sinyalleri çocuğun okul korkusunu
arttırıcı bir faktör olabilmektedir. Bu nedenle annenin kararlılığı ve iç rahatlığı çocuğun uyum süreci için çok
önemlidir. Yani çocuğun anaokuluna başlama sürecinde annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir.
Uyum sürecindeki tepkiler bireysel farlılıklar göstermektedir. Bazı çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli
olur. Anaokulu onun için park gibidir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak ister, sürekli okula gelmenin anlamını
yeni kavrar ve tepki gösterir. Diğer bazı çocuklar ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemez. Sınıfa gelmesini,
yanında olmasını, annesinin yedirmesini ister ve doğal olarak ağlama gözlenir.
Anaokuluna uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı
bulunan birçok çocuk daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık bir ortamda kendi
oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde yaşamıştır. Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı
bulamaz ve uyum sorunları ortaya çıkabilir.
Uyum Sürecinde Ailenin Yapabilecekleri
· Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve
güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır.
· Anaokulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği
açıklanmalıdır.
· Aile çocukla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde okulda
kalacağını söylemeli, onu alabileceği süreyi onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden almaya dikkat
etmelidir.
· Anaokulun düzenli gidilmesi gereken oyun, arkadaş ve eğitim yeri olduğu anlatılmalı ancak abartılmış ve
yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi durumda çocuk kendisine anlatılanlarla bulduklarını karşılaştığında aradığını
bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır.
· Özellikle ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim alınmalı, vedalaşma mümkün olduğunca
kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. (Onu öpüp “Ben
şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman olacağını onun anlayacağı terimler
çerçevesinde ifade edin. Sonra elinizi sallayıp yolunuza devam edin. İyi olduğunu kontrol etmek için durup arkaya
göz atmayın.)
· Çocuk anaokuluna birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor, onun gitmesine izin vermiyorsa okula bağımlı
olmadığı bir kişi tarafından getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olunmalıdır. Yakınmaya
devam etse bile sakin ve kararlı davranılmalıdır.
· İlk günlerde fazla soru sormak, ne yediği ile ilgilenmek çocuğun uyumunu bozabilir. Sadece ”Günün nasıl
geçti?” diyerek kendisinin anlatması beklenilmeli (Çocuğunuzun durumuyla ilgili telefon ederek, direkt kurumdan
bilgi alabilirsiniz).
· Çocuğun anaokulunu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana
tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile
bireyleri uyum içinde olmalıdır.
· Aile çocuğa okulda mutlu olacağını, güvende olacağını, orada onunla ilgilenecek bir öğretmeni olacağını,
isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır.
· Uyum sorunları hafta başından hafta sonuna doğru aşağı ivme gösterecektir. Ancak hafta sonundan sonra
bu ivme tepe yapabilir. Bu normal bir süreçtir. SABIR-SAKİNLİK- KARARLILIK bu süreci kısaltıcı faktörlerdir.
Özel Çeşme Bücürkent Anaokulu