İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun başladığı konum olarak bilinen Belkahve sırtlarındaki tesis, tarihe yakışır şekilde yenilendi.
BELKAHVE ATA ANI EVİ
Kurtuluş Mücadelesi Anısına : Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın “Bu şehre bir şey olacak diye çok korktum” sözlerini sarf ettiği Belkahve’de kurulan Ata Anı Evi ile bir ülkenin yeniden doğuş ruhu yaşatılıyor.
“9 Eylül 1922 günü sabahın erken saatlerinde Salihli’den hareket eden Başkumandan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, Erkan-ı Harbiye Umumi Reisi (Genelkurmay Başkanı) Fevzi Çakmak, Garp (Batı) Cephesi Komutanı İsmet İnönü, Atatürk’ün Başyaveri Salih Bozok ve Halide Edip Adıvar fotoğraflardan bildiğimiz üstü açık arabayla Turgutlu’dan İzmir’e akan ordumuzun her hareketini takip ediyor, yönlendiriyorlardı.”
Mustafa Kemal’in yaveri Salih Bozok, o günü, anılarında söyle anlatıyordu:
“Armutludan geçerken, köy halkı Türk askerini seyretmek için yol kenarına çıkmışlardı. Yanık bakraçları, kırık testileriyle de yoldan geçen askerlere su veriyorlardı. Buradan geçerken, arabalara ve hayvanlara rastlıyorduk. Onlara yol vermek ve yolun açılmasını beklemek üzere otomobilimizi durdurmuştuk.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, bir sigara yakmak için toz gözlüğünü gözünden kaldırdığı zaman, yaşlı bir köylü ani bir hareketle kalabalığın arasından sıyrıldı. Otomobile yaklaşan köylü, bir süre Gazi’nin yüzüne baktıktan sonra elini koynuna soktu ve çıkardığı kartpostalı avucu içinde saklayarak otomobilin basamağına çıktı. Tüm dikkatimle ihtiyarı inceliyordum. İhtiyar bir karta, bir de Gazi’nin yüzüne baktıktan sonra sağ elinin işaretparmağını önce karta sonra Gazi’ye çevirdi ve ‘Bu sensin!’ diye bağırdı ve devamında köylülere döndü:
‘Arkadaşlar, arabadaki Mustafa Kemal’dir.’ dedi. Bunu işiten köylüler, kadın, erkek ellerindeki testileri, bakraçları atarak her taraftan otomobile girdiler. Gözyaşları dökerek Gazi’nin kalpağını, omzunu öptüler, Gazi’nin ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı.
Köylünün elindeki kart, kim bilir ne zamandan beri ve ne güçlüklerle saklandığı bilinmez, Gazi’nin bir fotoğrafıydı.
Köylüleri Gazi’nin etrafından ayırmak zor olduğu için şoföre, çaresiz olarak motoru çalıştırmasını söyledim. Motor çalışınca ayrılmak zorunda kaldılar. Hareket ettik fakat sesleri hâlâ bizimle beraber geliyordu:
‘Yaşa Gazimiz. Namusumuzu, hayatımızı kurtardın, hepimiz sana kurban olalım!’
Yunanlılar tarafından yerle bir edilmiş ve yakılıp yıkılmış olan bu yöreden geçtiğimiz sırada karşılaştığımız bu samimi tezahürat bizi her seferinde ağlatmıştır. Halkın böyle heyecanlı tezahüratları arasında dinlenerek köylerden ve kasabalardan geçerek Nif’e geldik.”
Nif’e geldiklerinde akşamüstüydü. Nif bugünkü ismiyle Kemalpaşa’dır. Kemalpaşa’ya varıldığında hâlâ yüreği İzmir’de olan Mustafa Kemal ve komuta kademesi İzmir’in ne durumda olduğu konusunda büyük bir merak içerisindeydiler. Mustafa Kemal, orada bulunanlara dönerek İzmir’e kaç kilometre kaldığını sordu. Nifliler İzmir’den 25-30 kilometre uzaklıkta olduklarını, Belkahve denilen yerden de İzmir’in göründüğünü söylediler. Onlar da hiç vakit kaybetmeden Belkahve dedikleri o tepeye gitmek için yola koyuldular.
9 Eylül 1922 günü Belkahveye vardıklarında yaşananları gazeteci Ruşen Eşref, anılarında şöyle anlatıyor:
"'Deniz!' diye bağırmışız. Hakikaten, oradan İzmir'in körfezi, Kadifekale ve diğer bazı yerler gayet iyi görünüyordu. Güneş bir kez daha batıyordu ve gurup oluşmuştu ki Türkiye'miz üzerinde sonsuza kadar kalacak olan bir manzarayı seyretmek mutluluğunu tattık. Kadifekale'ye Türk bayrağı çekiliyordu. Güneş yavaş yavaş alçalmış, İzmir Körfezi'nin yeşil sularında erimişti. Hiçbirimiz Belkahve'den ayrılamıyorduk.
Bu arada ağaçlıklar arasında bir araba sesi geldi. Tek katlı bir yol arabası İzmir yönünden gelmekte ve arabacı şarkı söylemekteydi. Nereden geldiğini sorduk. Gür bir sesle:
'İzmir'den.' dedi.
'İzmir'de ne var ne yok?' dedik.
'Askerimiz kordonda geziyor.' cevabını verdi.
'Doğru mu söylüyorsun?' diye sorduk.
'Nah, işte İzmir, gidin de bakın!' diye körfezi işaret etti ve yoluna koyuldu."
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları o noktadan İzmir’i uzun uzun izliyorlar ve Kadifekale’ye Türk bayrağının çekilişini o noktadan görüyorlar. İlk hedefleri olan Akdeniz’i işgalden sonra görüyorlardı. O sevinç anlatılamaz ve yaşanamaz sanırım. “Bu şehre bir şey olacak diye çok korkmuştum.” diyerek İzmir’e olan sevgisini dillendiren Mustafa Kemal 15 günde bitmesini öngürdüğü savaşı 14 günde bitirerek bir ülkenin kurtuluşunu ve kuruluşunu şekerli Türk kahvesi içerek tatlandırıyor. İşte o gün orada yaşananları kısaca özetlemeye çalıştım.
Gözü İzmir’in üstünde
Belkahve’de, 1991 yılında, heykeltıraş Tankut Öktem, Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 metre boyunda üniformalı bir heykelini yaptı. Döneminin en yüksek heykeli olan bu eser Bornova’nın ve İzmir’in en önemli kent sembollerinden biri oldu. Heybetli Atatürk heykeli’nin yanı başındaki tesis uzun bir süre ticari amaçlarla kullanıldı. Ancak İl Özel İdaresinin bünyesinde bulunan tesis, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila’nın ısrarlı çabalarıyla Bornova Belediyesi’ne devredildi.
Bornova Belediyesi, güzel bir projeyle tesisi kurtuluş mücadelesinin anılarının yaşatılacağı bir anı evine dönüştürdü. Bugün yüzlerce ziyaretçinin, açıldığı 9 Eylül 2016’dan bu yana tarihi yeniden yaşadığı Belkahve Ata Anı Evi’nde, milli mücadele yıllarına ait mataralar, silahlar, kılıçlar, süngüler, İstiklal Madalyası, o dönemde kullanılan gramofon, daktilo, telefon, kahve fincanı gibi günlük eşyalar ve 1927 yılında basılmış olan Nutuk gibi pek çok değerli tarihi eser sergileniyor. İşgal ve kurtuluş yıllarını anlatan kısa film ise konuklarına benzersiz duygular yaşatıyor.
Hologram tekniğiyle 10. Yıl Nutku
Ata Anı Evi’nde kısa bir süre sonra yeni projeler de hayata geçirilecek. Bunlardan biri de hologram tekniğiyle Atatürk’ün üç boyutlu görüntüsünün ziyaretçilerle buluşması. Gerçeklik algısı yaratacak sistemle, Ulu Önder Atatürk’ün kendi sesinden Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. Yılında yaptığı Nutuk konuşması ziyaretçilere dinletilecek.
Yine 3D teknolojisiyle ziyaretçiler cep telefonlarıyla Atatürk yanlarındaymış gibi Hatıra Fotoğrafı çektirebilecek. Sanal gerçeklik dürbün projesiyle de Ata Anı Evi önüne konacak dürbünle ziyaretçiler 8 Eylül 1922’deki manzaraya şahitlik edebilecek.
Pazartesi günü hariç haftanın diğer günlerinde 09:30/16:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Gruplar ve turlar ziyaret için önceden randevu almaları gerekmektedir.
İletişim : 0(232)9992929 / 0(531)7713764
Adres : Kavaklıdere Mahallesi Belkahve Mevki No: 417 Bornova /İZMİR
Elektronik Posta : [email protected]
Facebook : /AtaAnıEvi – @BornovaAtaEvi