İnsanı sevmekle başlıyormuş her şey. Sohbeti, karşılıklı oturup hasbihal etmeyi bilmekle başlıyormuş her şey. İşte o zaman yedikleriniz içtikleriniz, bir dost gibi önem kazanıyormuş zamanla. Yediklerinize özeninizi katmakla büyüyormuş sofralar.
Ailece işlettiğimiz cafe ve restoranlarda edindiğimiz deneyimle başladı Aheste yolculuğu. Yıllara dayanan birikimimize ve emeğimize, aile sofralarının sıcaklığını, dost meclislerinin tadını da koyduk. Anadolu’nun dört bir yanından getirdiğimiz lezzetleri denizin kokusuyla, balığın hasıyla birleştirdik.
Öyle çok uzun bir mesele değil, bu balığın hikayesi. Biz balığın tazesini koyduk mu sofraya, lüfermiş palamutmuş, tekirmiş çinekopmuş hepsi kendi lezzetini konuşturur. Soframıza eşlik etsin diye en güzel otu, yeşili, mezeyi de koyunca sofraya, balığa yer kalmaz diye üzülür insan. Üstelik gecenin sonunda ne ödeyeceğim diye de kara kara düşünmez. Öyle bir yerdir Aheste.
Ataşehir’in merkezinde, mavi beyaz özenle tasarladığımız ferah mekanımızda, ister bahçede yeşilin içinde ister içeride, udumuz, kanunumuzla iki de şarkı tıngırdatır, rakımız şarabımızla keyfimiz arttıkça biz de eşlik ederiz şarkıya, aheste aheste…